Avazeyi bu aleme davud gibi sal demiyor mu? Ve yine Mevlana İdris;
'' Söyleyeceksen şarkını sesli söyle
Eşlik eden biri bulunur elbet dünyanın bir yerinde '' demiyor mu?
Sanırım ilk defa coşkuyla yapmak istediğim bir işe giriyorum. Şimdiye kadar yeni gelin gibi durduğum işe artık dört elle sarılıyorum. (Allah utandırmasın). Param yok, fakat eğer kabul edersen sana verebilecek bir ömrüm var. İnşaallah şarjım bitene kadar sadık kalırım sözüme.
Ne kadar da fazla kişiye açıklama yapmam gerektiğini bir kez daha düşününce şaşırıyorum. Ve tekrar tekrar şaşırıyorum.
Beylik laflara gerek yok. ''Just do it''. Bakalım Allah karşımıza ne gibi şeyler çıkaracak. Ne gibi kapılar açacak.
Artık düşünmüyorum. Ben bu ışığa pervane olmaya karar verdim. Madem herkes bir ışığa pervane oluyor. O halde? Pervanenin kaderinde var etrafında fır döndüğü ışığa kapılıp onda yok olmak. Bir aşık için ne güzel bir ölüm.
Vaktiyle bir yerlerde şöyle okumuştum. Diyordu ki;
''Görünmek hevesiyle ortaya çıkarsan çaydaki toprak gibi olursun. Sürekli karıştırsan da tat vermez, acılaştırısın. Halbuki yok olmak gayesinde olduğunda, misal şeker gibi, yok olmanla birlikte çay tatlanır, adın kalır. (Baki kalur sahife-i alemde adımız)''
Ağlamak istemişim şimdiye kadar. Peki ne için? Ne beni gözyaşlarına boğacak kadar değerli olabilirdi?
Bu yeni hayatımızda Allah budumuza kuvvet versin. Yüzümüzü kara çıkarmasın.
Bazen soruyorlar. (Daha da soracaklar.) ''O kadar okudun, ettin neden yapmıyorsun.'' Sanırım en makul cevabımı buldum.
''Bunu yapmak için heyecan duymuyorum. Sen buna istek de, ben aşk, öteki de enerji.. Yok işte''
Halbuki beride öyle mi ya..
Sahi ya şimdiye kadar neden çelik çomak oynadıysam bilmem ki...''
İlk defa bu gece aklımda soru işaretleri olmadan uyuyacağım. Coşku. Hayat bir şeylerden korkmak için, birileri ne der acaba diye çekinmek için çok kısa...
Şimdiye kadar korktum, bekledim de ne oldu? Beklemeye ne gerek var? Just do it.
Zamanın behrinde ajandam şöyle kazımışım;
''The excellent haven't the borders'' Fakat sanırım demek istediğim tam olarak şöyleymiş;
''No limit to perfection''
Ne oldu da ben bir gecede değiştim mi diyorsun? Hayır bir gece de değişmedim. Sadece köprüden önceki son çıkışı kaçırmamaya çalıştım.
Şimdiye kadar hep okudum. Hep izledim.Şimdi kitaplarda okuduklarını minderde gösterme zamanı. Hadi bakalım...